6. Klasik Türk Şiirinden Poetik Örnekler: Nefi ve Sabit'in Poetikaları

Nef’î, 17. yüzyılın ve eski edebiyatımızın en tanınmış kaside üstadı olarak birinci sınıf sanatçılar arasına girmiş büyük bir şairimizdir. Ondan bahseden kaynaklar ağırlıklı olarak kaside nazım şeklinde oluşturduğu yeni tarz ve hiciv yönü gibi klasik değerlendirmelere yer vermişlerdir. Nef’î’nin sanatını incelerken kaside ile gazellerini ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Zira, Nef’î bu nazım şekilleri ile oluşturduğu şiirlerinde birbirinden bağımsız ve ayrı bir şair karakterine bürünmüştür. İki şiir arasında –kelime seçimi ve ahengi bir yana bırakırsak- mevzu ve anlam bakımından tamamen birbirine zıt bir özellik göstermektedir. Nef’î’yi Nef’î yapan özelliklerinden en önde geleni, övme ve yermedeki üslubu olmuştur. Gibb’in de belirttiği gibi hiçbir şair Nef’î kadar hayatı pahasına üslubuna bağlı kalmamıştır. Onun kabiliyeti ve başarısı, işlediği konularda, konuyu işleyiş tarzında yatmaktadır.

 

Çağdaşları arasında Nâbî ile beraber döneminin en fazla şöhret bulan şairlerinden biri olan Sâbit, özellikle kendine has üslubu ile Divan şiirinde kendine ayrı bir yer edinmiştir. Sâbit, gerek zamanında gerekse daha sonraki yüzyıllarda en çok okunan ve sevilen şair olmuştur. Sâbitten bahseden bütün kaynaklar Sâbit’in kendine has bir üslupla diğer şairlerden ayrıldığı konusunda birleşmişlerdir. Gibb de Sâbit’in şiirlerindeki bu yeni tarzı ve edayı nükte ile bağdaştırarak Sâbit’i Türk şiirine mizah duygusunu taşıyan ilk şair olarak görür. Sâbit, herkesçe bilenen ifade ve tabirleri öyle açık ve mizahî bir tarzda sunar ki şiirlerini okurken tebessüm etmemek mümkün değildir. Sâbit, mahalli unsurları şiirde kullanmadaki başarısı yanında zaman zaman da bayağılığa da düşmüştür. Çünkü Sâbit kelimeleri anlam, şekil ve ses yönüyle inceden inceye tedkik eden bir şair olmadığı için bu tür zevksiz şiirlerin oluşmasına neden olmuştur.